• https://www.facebook.com/groups/osahed/
MEDİMAGAZİN:BAKAN AKDAĞ AİLE HEKİMLİĞİ SORULARINA NE YANIT VERDİ ?

Aile hekimliği pilot uygulamaya geçip insanlar bu uygulamayı gördükten sonra hekimler de aile hekimliğine geçebilmek için çaba sarf etmeye başladı. Çünkü geliri de bir açıdan iyiydi. Yalnız son çıkardığınız bir yönetmelikte ASM’lerin sınıflandırılması ve hekimlere ceza puanlarıyla ilgili. Sanki Bakanlık aile hekimlerinin gelirlerini azaltmaya yönelik gibi düşünülmeye başlandı. Zaten başta açıklanan 7 bin-7 bin 500 liranın verilmeyeceği düşünülüyordu ve bu insanlara fazla gelmişti. Pek önlerini göremiyorlardı. Siz bir garantör olabilir misiniz? Aile hekimleri bu seviyede maaş almaya devam edebilecekler mi?

Biz aile hekimleri için 7 bin lira gibi bir rakamı hiçbir zaman telaffuz etmedik. Yedi bin lira veriliyorsa bunun üç bin liraya yakını cari harcama için veriliyordur. Bunu herkes biliyor, aile hekimlerimiz de biliyor. Ama bu harcamanın yapılmadığını; hatta bazen yapılamadığını da gördük. Bu maksatla yapılmış olan bir ödemenin hekimde kalması doğru olmaz. Zaten bizim düşüncemiz de bu değildi.

 

Biz kimseye az para ödemek istemiyoruz. Ancak sistem şunu gerektiriyor: Bir aile hekimi yapması gereken işleri yapmalıdır. Hem yapması gereken işleri eksik bırakıp hem de birey başına aynı ücreti alması hakkaniyetle bağdaşmaz. İkimiz de aile hekimiyiz. Siz çok düzenli ve titiz çalışıyorsunuz, ben öyle çalışmıyorum; eksik bırakıyorum. Öyle çok fazla da azalmıyor, derece olarak biraz azalıyor. Bunu yapmak zorundayız. Bunda yanlış bir şey yok. Bu ceza puanı dediğimiz ya da hekimlerin yapması gereken hususlara bakın; zaten hekimin görevi bunlar. Sınıflandırma konusu da tamamen bu cari paranın harcanmasıyla alakalı. Yani zaten D grubundaysanız o parayı harcayamıyorsunuz demektir. Harcamıyorsanız neden size verelim onu? Bu para, harcanmak için verilen bir para. Aile hekimlerimizin şunu iyi bilmesi lazım. Bu cari harcama kaleminden onlara kalması gereken bir para yoktur. Biz şimdi bu parayı harcarken her şeyi bir bürokrasiye de bağlayamayız bu yanlış olur. Her harcamanın faturasını da getirin, demiyoruz ama, cari harcama aile hekiminin yapacağı masraflarla ilgili bir şeydir. Bu hekime verilmiş bir para değildir. Hekimin harcaması için verilmiş bir kredidir. Ne kadarını harcıyorsa o kadarını istiyoruz. Eğer bu sınıflandırmada: Ben D grubundayım ama sizin bana öngördüğünüz paradan daha fazlasını harcıyorum. Yahut ben B’deyim ama öngördüğünüzden daha fazlasını harcıyorum benzeri bir tespitleri varsa aile hekimlerimizin; bunu bu işle ilgili daireye iletsinler, biz gerekli düzenlemeleri mutlaka yaparız. Niyetimizde kimseye az para vermek gibi bir şey yok. Ama herkesin de işini gereği kadar yapması şartını getiriyoruz.

 

Şimdi  nereden nereye geldiğimize bir bakalım ‘Kimseyi suçlamak için de söylemiyorum’; kırık dökük bir sağlık ocağı düşünün. Hep böyleydi sağlık ocakları. On tane hekimden birinin ya da ikisinin nöbetleşe orada kaldığı bir sistemden biz bugün çok düzenli, tıkır tıkır çalışan; ama hekimin de karşılığını aldığı bir sisteme döndük.

 

Bugün bir aile hekimi cari harcamaların dışında eline doğrudan geçen miktar itibariyle 4 bin ile 6 bin lira arası bir para kazanıyor. Şehirlerde bu 6 bin lira olmuyor ama Erzurum’un Tekman kazasında aile hekimliği yaparsanız bu parayı kazanıyorsunuz.

 

Bu kadar önemli bir meslekte, Türkiye şartlarında artık iyi bir kazancınız da var. O zaman artık bunun hakkını da vereceğiz. Mesela geçenlerde bir şehirde arkadaşlar bir basın toplantısı yapmışlar. İlaç firmalarının verdiği kalemleri dizmişler ve bakın bunlardan dolayı ceza alıyoruz açıklamaları yapmışlar. İşi böyle karikatürize etmeye lüzum yok. Hiçbir ilaç firmasının reklamı, bir aile hekiminin odasına giremez. Böyle bir şeye hakkımız yok ki. Çünkü biz bu yaklaşımların kamuya zarar verir biçimde dönebileceğini biliyoruz. Bir hekimin ilaç yazabilmesi için ilaç firmasına ihtiyacı yok ki. Hekim, bunun eğitimini zaten almış insandır. Eski alışkanlıklarımız olduğu için onlardan kurtulmakta zorluk çekiyoruz. Bunlardan kurtulacağız.

 

Sevk zinciri konusunda sanırım Bakanlık ve SGK biraz farklı düşünüyor. Şu anda SGK da mı istemiyor?

Farklı düşünüyorduk. Denizli, Bayburt’ta yaptığımız pilot çalışmadan sonra Türkiye şartlarında mecburi sevk zincirinin uygulanmasının doğru olmadığına karar verdik. Buna SGK ile birlikte karar verdik. O pilot çalışmadan sonra İsveç modeline benzer bir modelle Türkiye’de devam etmeye karar verdik. Nedir bu model? Vatandaş aciller hariç hastaneye gittiğinde küçük de olsa bir katkı payı öder, ki şu anda böyle biliyorsunuz aile hekimine gittiğinde katkı payı ödemez. Bu bir çeşit sevk zinciridir zaten. Ama mecburi tutmuyoruz vatandaşı. Mecburi tutmanın hekim sayısı yetersizliğinden dolayı neye mal olacağını biz çok iyi biliyoruz.

 

Bir 2023 vizyonumuz var. O tarihe kadar hekimlerin; aile hekimlerinin sayısı çok artacak. Aile hekimleri bütün vatandaşlar için yeterli zamanı karşılayabilecek duruma gelecekler. O zaman zorunlu sevk zincirine geçilebilir. Şu anda geçemeyiz yanlış olur. Her ülke kendi şartlarına göre hareket etmeli. Bazen şöyle diyorlar: “Bunun nesine aile hekimliği diyorlar sevk zinciri olmadıktan sonra.” Bunlar biraz konuyu yeterince bilmemekten kaynaklanıyor. Dünyada farklı modeller var. Biz özgün Türkiye modeli uyguluyoruz.

 

Sevk zincirinin uygulanması devlet hastanelerine, üniversite hastanelerine çok büyük bir problem getirir gibi anlaşılıyor.

Aile hekimine büyük problem getirir. Asıl onlara getirir. Hastaneye problem getirmez. Çünkü hastaneye gitmek vatandaş aile hekimine “Beni lütfen hastaneye gönder” diyor o da gönderiyor. Ama ben pilot uygulama sırasında Denizli’ye gittiğimde şunu yaşadım. Aile hekimlikleri tıkanmıştı. Zaten Türkiye’de hekime başvuru sayısı ortalaması yedi. Bu yedi sayısının örneğin; acilleri çıkararak altısının doğrudan aile hekimine başvurduğunu varsayalım. Bunu da 73 milyonla çarpalım. Aşağı yukarı 450 milyon yapıyor. Bunu 22 bine bölelim. Yirmi bin hasta yapar. Bunu da ortalama 200 bine bölelim. Günde 100 hasta yapar. Bir aile hekimi nasıl çıkacak bunun altından. Bununla nasıl baş edebilir? İmkânsız.

 

Şu anda ben aile hekimlerine soruyorum; genelde günlük 30-50 kişi arası hastaları oluyor. Bunların üçte biri de repete oluyor. Bir aile hekimi günde 20-35 kişi arası hasta muayene ediyor. Türkiye şartlarına makuldür.

 

DEVAMI İÇİN AŞAĞIDAKİ linkleri TIKLAYINIZ

http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-saglik-bakani-recep-akdag-medimagazine-konustu-1-11-32693.html

http://www.ailehekimiportali.com/haberdetay.aspx?HaberId=3269


  
4828 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Takvim
Hava Durumu